Uganda’dan kültürel mirasın iadesine çağrı: Tarihi ve manevi bağların yeniden inşası

Uganda Ulusal Müzesi Baş Konservatörü Jackline Nyiracyiza Besigye, Afrika’nın yağmalanan kültürel mirasının geri iadesi konusundaki önemli görüşlerini paylaştı.

Newstimehub

Newstimehub

24 Ara, 2024

Uganda Ulusal Müzesi Baş Konservatörü Jackline Nyiracyiza Besigye, Afrika’nın yağmalanan kültürel mirasının geri iadesi konusundaki önemli görüşlerini paylaştı.

Besigye, sömürgecilik döneminde gerçekleşen bu yağmanın yalnızca fiziksel objelerin kaybını değil, aynı zamanda kültürel ve manevi bağların zarar görmesini de ifade ettiğini belirtti.

Besigye, “O dönemlerde kültürel mirasımızın büyük bir kısmı alındı; yalnızca sanat eserleri değil, aynı zamanda doğal kaynaklar, mineraller ve jeolojik örnekler de götürüldü,” diyerek Afrika kıtasına yönelik ekonomik ve kültürel sömürünün boyutuna dikkat çekti.

Manevi Güçlerin Zayıflatılması Hedeflenmiş

Besigye, bu tür eylemlerin yalnızca ekonomik kazanç elde etmek amacı taşımadığını, aynı zamanda Afrika kültürünü ve manevi gücünü baltalamak için sistematik bir plan olduğunu savundu. “Bu eserler, Uganda’nın ve diğer Afrika ülkelerinin mirasını değersizleştirmek için alındı. O dönemde bu nesnelerin manevi bir anlamı ve gücü vardı ve bu bilinçli olarak zayıflatıldı,” dedi.

İletişim Eksikliği ve Meşruiyet Tartışmaları

Besigye, sömürge döneminde yaşanan iletişim eksikliklerinin, birçok eserin hak sahiplerinin rızası olmadan alınmasına neden olduğunu vurguladı. Bu durum, yapılan birçok transferin meşruluğunu sorgulatıyor. “Bu eserler, toplulukların onayı olmadan götürüldü ve bu durum tarihsel bir haksızlığı temsil ediyor,” diye ekledi.

Kültürel Bağların Yeniden İnşası

Uganda ve diğer Afrika ülkeleri, sadece eserlerin fiziksel iadesini değil, aynı zamanda kültürel bağların yeniden güçlendirilmesini de hedefliyor. Besigye, bu sürecin kültürel kimliğin korunması ve geçmişle manevi bağların onarılması açısından hayati önemde olduğunu belirtti.

Afrika’nın kültürel mirasının iadesi, sadece tarihi bir sorumluluk değil, aynı zamanda geçmişte yaşanan adaletsizlikleri telafi etme yolunda atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.