BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi, 20 Ekim’den bu yana 500 binden fazla insanı evlerinden eden şiddetin artması nedeniyle binlerce sivilin Sudan’ın El Cezire eyaletinden kaçtığını bildirdi.
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), 20 Ekim’den bu yana 500.000’den fazla insanı evlerinden eden şiddetin artması nedeniyle binlerce sivilin Sudan’ın El Cezire eyaletinden kaçtığını bildirdi. Sudan INGO Forum’a göre, doğu El Cezire’deki bu son düşmanlık dalgası, son 18 ayda tanık olunan en aşırı şiddet olaylarından bazılarına yol açtı ve sivilleri korumak ve Sudan genelinde güvenli yardım teslimatını sağlamak için acil uluslararası müdahale çağrılarını teşvik etti.
Raporlar, şiddetin Hızlı Destek Güçleri (RSF) komutanının Sudan ordusuna katılmasının ardından başladığını ve bölge genelinde saldırıların yoğunlaştığını gösteriyor. El Cezire Konferansı gibi sivil toplum grupları, RSF güçlerinin doğu El Cezire’deki yüzlerce köyü temizlediğini veya kısmen boşalttığını, iddiaya göre bölgeye yeni nüfuslar yerleştirerek demografik yapıyı değiştirdiğini bildiriyor.
Şiddet, yerinden edilmiş çocukların silahla vurulmuş ve diğer yaralanmalarla gelmesiyle ciddi insani etkilere yol açtı. Cinsel şiddet, çocuk ayırma ve keyfi gözaltı vakaları da bildirildi ve bu da kötüleşen bir insani krize yol açtı. OCHA raporu, gıda ürünlerinin yok edilmesini ve güneş enerjili su sistemlerinin tahrip edilmesini vurgulayarak, ailelerin temel kaynaklara erişimini daha da zorlaştırıyor.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) 1 Kasım’da, 10 gün içinde tahmini 135.400 kişinin yerinden edildiğini, çoğunun Gedaref, Kassala ve Nil Nehri eyaletlerine doğru hareket ettiğini ve Gedaref’in şu anda tek başına 76.900 yerinden edilmiş kişiye ev sahipliği yaptığını bildirdi. Yerel insani yardım kuruluşları bu yerinden edilmiş toplulukları desteklemek için harekete geçmiş olsa da, hareket kısıtlamaları ve iletişim kesintisi yardımın zamanında dağıtılmasını engelliyor.
Özellikle Kassala ve Gedaref’teki insani yardım ortakları, binlerce IDP’ye yüksek enerjili bisküviler, yiyecek sepetleri ve besin takviyeleri dağıtarak gıda yardımı ve barınma desteğini artırıyor. Acil barınaklar, mobil sağlık klinikleri ve psikososyal destek programları da uygulanıyor. Ancak, yerinden edilmiş kişilerin artan sayısı, insani yardım kuruluşları için kısıtlı erişimle birleşince yardım çabalarını karmaşıklaştırmaya devam ediyor.
RSF, bölge sakinlerinin hareketlerine kısıtlamalar getirip “koruma” karşılığında ödemeler yaparken, daha fazla zorla yerinden edilme ve demografik değişim korkusu devam ediyor.