Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Başekonomisti Alvaro Pereira, Türkiye’nin gri listeden çıkarılmasının uluslararası piyasaların son aylarda Türkiye’ye yönelik iyileşmekte olan güvenini daha da artırabileceğini bildirdi.
1 Temmuz’da OECD’de başekonomistlik görevini devralan Pereira, OECD bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) Türkiye’nin gri listeden çıkarılması kararı ve bu gelişmenin Türkiye ekonomisine olası etkilerine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
FATF’ın Türkiye’yi gri listeden çıkarma kararını “oldukça iyi bir haber” olarak değerlendiren Pereira, bu kararın Türkiye’nin uluslararası taahhütlerini yerine getirmek üzere kara para aklamayla mücadele rejimini güçlendirdiğini teyit ettiğini söyledi.
“Türkiye’nin gri listeden çıkarılması, uluslararası piyasaların son aylarda Türkiye’ye yönelik iyileşmekte olan güvenini daha da artırabilir” diyen Pereira, Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) düştüğünü ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının ülke notunu yükselttiğini anımsattı.
Pereira, Türkiye’nin swaplar hariç net uluslararası rezervlerinin haziran itibarıyla 2020’nin başından bu yana ilk kez pozitife döndüğüne işaret ederek, “Elbette FATF listesinden çıkarılmak, doğrudan yabancı yatırım girişlerini önemli ölçüde iyileştirmek için yalnızca bir adım.” dedi.
Türkiye ekonomisinde son aylardaki olumlu gelişmelere rağmen önemli zorlukların da sürdüğünü ifade eden Pereira, sermaye girişlerinin son aylarda arttığını ancak doğrudan yabancı yatırımlardaki artışın daha sınırlı kaldığını aktardı.
Pereira, enflasyonun hala yüksek olduğunu belirterek, “İyileşen uluslararası algıdan tam olarak faydalanabilmek için yetkililer makroekonomik istikrar politikalarına devam etmeli. İstikrarlı ve öngörülebilir bir politika çerçevesi, istikrarlı bir makroekonomik ortamla birleştiğinde, uluslararası yatırım girişlerini önemli ölçüde artırma potansiyeline sahip.” diye konuştu.
“Ekonomi ekibinin adımları hayati önemde”
Enflasyonun hedefe doğru sağlam bir patikaya oturana kadar para politikası koşullarının sıkı kalması ve mali ihtiyatlılığın devam etmesi gerektiğini vurgulayan Pereira, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin ekonomi ekibi tarafından halihazırda atılan mali konsolidasyon adımları, ekonominin sürdürülebilir bir patikaya oturtulması açısından hayati önem taşıyor. Bu açıdan mali disiplinin yeniden tesis edilmesi zorunlu. Merkez Bankasının, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasını gerektiği şekilde sıkılaştırma konusundaki kararlılığını belirtmesi de memnuniyet verici.
Yapısal reformlar, makroekonomik çerçeveyi istikrara kavuşturmaya ve uzun vadede potansiyel büyümeyi artırmaya yönelik mevcut çabaları destekleyebilir. Özellikle iş gücü piyasası reformları daha yüksek kalitede kayıtlı istihdam yaratılmasını kolaylaştırabilir.”
İhracatta kademeli büyüme beklentisi
Alvaro Pereira, geçen yıl yüzde 4,5 büyüyen Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,4 ve 2025’te yüzde 3,2 büyümesini beklediklerini bildirdi.
Kısıtlayıcı para politikası ve enflasyonun özel tüketimi ılımlı hale getireceğini aktaran Pereira, büyüme yavaşladıkça iş gücü piyasasında bir miktar soğuma beklendiğini kaydetti.
Pereira, yatırım aktivitesinin ise çoğunlukla Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası yeniden yapılanmaya bağlı olarak güçlü kalacağının öngörüldüğünü belirterek, “Dış pazarlardaki iyileşmenin de bir yansıması olarak, Türkiye’nin ihracatının kademeli şekilde büyümesini bekliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin gri listeden çıkarılması
Singapur’un dönem başkanlığında bu yıl 23-28 Haziran’da düzenlenen ve OECD bünyesinde bulunan FATF Genel Kurulu’nda, Türkiye’nin gri listeden çıkarılmasına karar verilmişti. Genel Kurul, kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele (AML/CFT) konusunda daha önceki değerlendirmeler sırasında tespit edilen eksikliklerini gideren Türkiye’nin gri listeden çıkarılması kararı almıştı.
Moody’s Sektör Uygulama Lideri Mohamed Daoud da Türkiye’nin FATF gri listesinden çıkarılmasının hükümet ve çeşitli ekonomik sektörlerin kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadelelerini güçlendirmede kaydettikleri önemli ilerlemenin göstergesi olduğunu belirterek, “Bu gelişmenin Türkiye’nin itibarını uluslararası alanda artırması, yabancı yatırımları, Avrupa ve ABD kurumlarıyla ilişkileri potansiyel olarak güçlendirmesi bekleniyor.” değerlendirmesinde bulunmuştu.