Fahrettin Altun, Türkiye’nin temel yaklaşımının Suriye’nin birliğini, toprak bütünlüğünü ve toplumsal yapısını korumak olduğunu söyledi.
Türkiye İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Etiyopya ile Somali arasında imzalanan anlaşmayı, “Türkiye’nin barış diplomasisinin somut bir tezahürü” olarak niteledi.
Altun, Türkiye’nin arabuluculuğunda Çarşamba günü imzalanan Ankara Deklarasyonu’na ilişkin sorulara yanıt verirken, anlaşmanın Afrika jeopolitiği ve barışı açısından uzun vadeli öneme sahip olduğunu vurguladı.
Altun, “Bu, kaçınılmaz küresel yankıları olan bölgesel jeopolitik kökenli bir çatışmaydı. Her iki taraf için de iç siyasette oldukça maliyetli bir konuydu. Endişelerini ele alarak ve onları müzakere masasına getirerek bu süreç gerçekleştirildi” dedi.
Sonucun bir gecede değil, Dışişleri Bakanlığı’nın uzun süreli çabaları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın etkili diplomatik açılımıyla elde edildiğini vurguladı. “Teknik çalışmalar takip edecek ve Türkiye kolaylaştırıcı bir diplomatik rol oynamaya devam edecek” diye ekledi.
Erdoğan, üç liderin Ankara Deklarasyonu’nu açıklamasından önce Somalili mevkidaşı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’i Ankara’da ağırladı.
Türkiye İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Somali ve Etiyopya liderleri, birbirlerinin egemenliklerine, birliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne, ayrıca uluslararası hukukta, Birleşmiş Milletler Şartı’nda ve Afrika Birliği’nin Kurucu Metni’nde yer alan ilkelere olan saygı ve bağlılıklarını yineledi.
İki Doğu Afrika ülkesi, Etiyopya’nın 1 Ocak’ta Somali’nin ayrılıkçı bölgesi Somaliland ile Kızıldeniz limanı Berbera’yı kullanma konusunda anlaşmaya varmasından bu yana anlaşmazlık içinde. Türkiye, iki ülke arasındaki gerginliği sona erdirmek için çalışıyor.
Türkiye için Suriye hayati mesele
Altun, Suriye’de devam eden krize dikkat çekerek, bunun uluslararası gündemin önemli konularından biri olduğunu ve Türkiye’nin birliği ve istikrarı açısından “hayati” bir mesele olduğunu söyledi.
“13 yıl gerçekten de hem modern dünyanın hem de insanlık tarihinin hafızalarında yer edecek vahşetlerin yaşandığı bir dönem oldu” dedi.
Altun, göç dalgaları karşısında Türkiye’nin öncelikli alıcı ülke olduğunu, ahlaki ve insani bir duruş sergilediğini söyledi.
Ayrıca, mültecileri sınır dışı etmeyi amaçlayan belirli siyasi gruplar tarafından yönlendirilen Türkiye’deki yabancı düşmanı ve ırkçı söylemin yükselişini eleştirdi. “Bu yapılar gerçekten çok ciddi ırkçılık ve provokasyonlar yaptı. İzole olaylar dışında, toplumda gerçekten bir karşılık bulamadılar” dedi.
Suriye’de yeni bir dönemin başladığını belirten Altun, Türkiye’nin Suriye’nin toparlanması ve kalkınmasına katkı sunma konusundaki kararlılığını yineledi.
Altun, Türkiye’nin temel yaklaşımının Suriye’nin birliğini, toprak bütünlüğünü ve tüm etnik, dinsel ve mezhepsel grupların barış içinde bir arada yaşadığı toplumsal yapıyı korumak olduğunu söyledi.
Altun, terör örgütlerinin oluşabilecek güç boşluklarından faydalanmasını önleyeceklerini de sözlerine ekledi.
Rejim karşıtı gruplarla Esad rejim güçleri arasında 27 Kasım’da başlayan çatışmaların ardından Beşşar Esad ve ailesi, rejim karşıtı grupların başkent Şam’ı ele geçirmesinin ardından Pazar günü Rusya’ya kaçtı. Bu, Suriye’de 1963’ten beri iktidarda olan Baas Partisi rejiminin çöküşü anlamına geliyordu.