Afrika’nın kritik mineraller açısından zengin kaynakları, kıta içi ticareti hızlandırarak sürdürülebilir kalkınmayı destekleme potansiyeline sahip.
Uzmanlar, bu minerallerin yeşil enerjiye geçişteki küresel önemiyle Afrika’nın doğal zenginliklerinden yararlanabileceğini belirtiyor.
Dünyadaki kobalt, lityum ve nikel gibi yeşil enerji için gerekli olan minerallerin yaklaşık %30’unu barındıran Afrika, sanayileşme ve kalkınma için bu kaynakları etkin bir şekilde kullanma fırsatına sahip. Ancak, bu potansiyelin gerçekleştirilmesi için etkili politikalar ve stratejik adımlar gerekiyor.
Addis Ababa’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu’nun toplantısında, Afrika’nın mevcut stratejileri, kıta çapındaki iş birliği çabaları ve kritik minerallerin sanayileşmeye katma değer sağlama yolları tartışıldı.
ECA Genel Sekreter Yardımcısı Antonio Pedro, Afrika’nın doğal kaynaklarını daha verimli kullanarak kıta genelinde ekonomik entegrasyonu teşvik etmesi gerektiğini vurguladı. “Afrika Madencilik Vizyonu ve Afrika Yeşil Madenler Stratejisi gibi politikalar, bu süreçte önemli rol oynayacak” dedi.
Araştırmalar, 2050 yılına kadar temiz enerjiye geçişin, yaklaşık 3 milyar ton mineral ve metal talebi yaratacağını öngörüyor. Örneğin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti şu anda dünya kobalt üretiminin %70’ini sağlıyor ve bu kaynaklar, elektrikli araçlar gibi yeni teknolojiler için hayati önem taşıyor.
UNCTAD’a göre, Afrika’nın enerji geçişinde kritik öneme sahip minerallerin %55 kobalt, %47,65 manganez ve %21,6 doğal grafit rezervlerine ev sahipliği yapıyor. Ancak, Afrika ülkeleri bu kaynaklardan elde edilebilecek gelirlerin sadece %40’ını toplayabiliyor.
Uzmanlar, Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) ve Bölgesel Ekonomik Topluluklar aracılığıyla kıtanın ekonomik entegrasyonunun artırılmasının, sanayileşme ve değer zincirleri geliştirme sürecine katkı sağlayacağını ifade ediyor. AfCFTA, 1,3 milyar insanı ve 3,4 trilyon dolarlık bir ekonomik pazarı kapsıyor, ancak kıta içi ticaret oranı halen %15 seviyesinde.
Afrika’nın mineral kaynaklarını sürdürülebilir kalkınma için değerlendirmesi, yeşil sanayileşme ve yoksulluğun azaltılması için büyük bir fırsat olarak görülüyor.