WWF International’ın 2024 Yaşayan Gezegen Raporu, Afrika’daki izlenen vahşi yaşam popülasyonlarının son 50 yılda %76 oranında azaldığını ortaya koyuyor.
Bu düşüş, Afrika’nın karasal, tatlı su ve deniz ekosistemlerinde önemli bir biyolojik çeşitlilik kaybına işaret ediyor.
Dünya genelinde ise izlenen popülasyonlar %69 oranında gerilemiş durumda. En ciddi düşüş Latin Amerika ve Karayipler’de (%95) yaşanırken, Kuzey Amerika’da %39, Avrupa ve Orta Asya’da %35 olarak kaydedildi. WWF Genel Müdürü Kirsten Schuijt, bu durumun doğal dünyanın geleceği açısından endişe verici olduğunu belirtti. Uzmanlar, vahşi yaşam popülasyonlarındaki bu azalmanın ana sebeplerini habitat kaybı, aşırı sömürü, kirlilik ve iklim değişikliği olarak sıralıyor. Tatlı su ekosistemleri %85’lik kayıpla en yüksek düşüşü yaşarken, karasal ekosistemler %69, deniz ekosistemleri ise %56 oranında azalma gösterdi.
Rapora göre, özellikle gıda üretimi, tarım arazileri ve sera gazı emisyonları biyolojik çeşitlilik kaybının başlıca sebepleri arasında. Schuijt, ekosistemlerin bu hızda bozulmasının gelecekte kritik bir devrilme noktasına ulaşılabileceğini vurguluyor. Ancak WWF, ekosistemleri geri kazanma çabalarının hızlandırılması halinde toparlanmanın mümkün olabileceğini belirtiyor. “Henüz geri dönüşü olmayan noktayı geçmedik,” diyen Schuijt, doğa için hala bir çıkış yolu olduğunu ifade ediyor.
Kenya’nın Koruma Çabaları Umut Veriyor
Afrika’da düşüş devam etse de, Kenya koruma alanında önemli başarılar elde etti. Yoğun çabalar sayesinde Kenya, Afrika aslanı, fil ve kara gergedan gibi türlerin popülasyonlarını yeniden artırmayı başardı. WWF-Kenya’nın koruma programları başkanı Jackson Kiplagat, kara gergedanların sayısının 1980’lerde 400 iken, 2023’te 1.004’e yükselmesinin büyük bir başarı olduğunu belirtiyor. Kenya, biyoçeşitlilik stratejileri kapsamında bozulmuş 10,6 milyon hektar alanı restore etmek için adımlar atıyor ve iklim değişikliğiyle mücadelede kararlılıkla ilerliyor.
Kenya’nın elde ettiği başarılar, Afrika’daki diğer ülkeler için bir örnek teşkil ediyor ve iş birliği, stratejik planlama ve koruma çabalarının birlikte yürütülmesinin sonuç verdiğini gösteriyor.
