Afrikalı vergi uzmanları, mevcut dar tanımın yağmacıların kıtadan para kaçırmasına izin verdiğini ve ekonomik gelişmeyi engellediğini savunuyor.
Afrikalı vergi uzmanları, kıtanın yasadışı finansal faaliyetler ve beyan edilmemiş gelirler nedeniyle her yıl milyarlarca dolar kaybetmeye devam etmesi üzerine, yasadışı finansal akışların (IFF) daha geniş bir tanımını talep ediyor. Uzmanlar, mevcut dar tanımın yağmacıların kıtadan para kaçırmasına izin verdiğini ve ekonomik gelişmeyi engellediğini savunuyor.
Tax Justice Network Africa (TJNA) Yönetici Direktörü Chenai Mukumba, IFF’lerin sadece vergi kaçakçılığını değil, aynı zamanda ulusötesi suçlardan elde edilen kazançları, yolsuzluğu ve zimmete para geçirmeyi de içermesi gerektiğini belirtti. Mukumba, “Daha geniş bir tanım, teknik olarak yasadışı olmasa da yerel ekonomilere büyük zarar veren etik dışı uygulamaları da kapsayacaktır” dedi.
Mukumba, mevcut tanımın yalnızca yasadışı faaliyetlere odaklanmasının, Afrika’nın yılda yaklaşık 90 milyar dolar kaybetmesine neden olan daha karmaşık finansal uygulamaları ele almakta yetersiz kaldığını vurguladı. Bu durum, Afrika’nın yerel kaynaklarını seferber etme yeteneğini kısıtlıyor ve sürdürülebilir kalkınmayı engelliyor.
IFF’ler için evrensel bir tanımın olmaması nedeniyle, farklı kuruluşlar terimi farklı şekillerde yorumluyor. Genellikle vergi kaçakçılığı, kara para aklama ve terör finansmanı gibi yasadışı sınır ötesi para transferleri olarak tanımlanan IFF’ler, özellikle gelişmekte olan ülkeler için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Afrika’da IFF’lerin başlıca sebepleri arasında yolsuzluk, organize suçlar ve vergi kaçakçılığı yer alıyor. Bu unsurlar, hükümetlerin sürdürülebilir kalkınma için gereken kaynaklarını azaltıyor, yoksulluğu derinleştiriyor ve kamu güvenini sarsıyor. G20, Dünya Bankası ve Afrika Birliği Komisyonu gibi uluslararası kuruluşlar bu sorunla ilgileniyor, ancak eleştirmenler, bu çabaların dar kapsamda kaldığını ve daha geniş mali suistimalleri ele almadığını öne sürüyorlar.
Mukumba, IFF’lerin daha geniş bir perspektiften ele alınmasının ve Afrika ekonomisini sömüren hem yasadışı hem de etik dışı faaliyetlerle mücadele etmenin kritik olduğunu belirtti.
Önerilen çözümlerden biri, Avrupa Komisyonu’nun IFF’ler için “kalkınma odaklı” bir tanım benimsemesi ve yasadışı olmasa bile agresif vergi kaçakçılığı gibi etik sınırları aşan uygulamaları da içermesi. Bu daha geniş yaklaşım, Afrika’nın finansal kaynaklarını korumaya ve kıtanın kendi kalkınmasını finanse etme kapasitesini artırmaya yardımcı olabilir. Şu anda, vergi kaçakçılığı ve çok uluslu şirketlere sunulan teşvikler Afrika’ya yılda 220 milyar dolarlık ek bir maliyet getiriyor.
Bu kayıplar, Afrika’nın yıllık 500 milyar dolarlık kalkınma finansmanı ihtiyacı göz önüne alındığında büyük bir etki yaratıyor. Afrika Birliği’nde görevli Dr. Patrick Ndzana Olomo, yasadışı finansal akışların Afrika’yı her yıl yaklaşık 390 milyar dolarlık kalkınma kaynağından mahrum bıraktığını söyledi.
IFF’lerle mücadele çabaları, eski Güney Afrika Devlet Başkanı Thabo Mbeki’nin liderliğindeki Afrika Birliği’nin IFF’ler Yüksek Düzeyli Paneli tarafından başlatıldı. Panel, Afrika’nın yasadışı finansal faaliyetler nedeniyle yılda en az 50 milyar dolar kaybettiğini tahmin ediyor ve bazı raporlar, kıtanın son 50 yılda 1 trilyon dolara kadar kayıp yaşadığını öne sürüyor.
Çok uluslu şirketler, uyuşturucu kartelleri ve yolsuz yetkililer, tarım, sanayi ve kamu hizmetleri gibi önemli sektörlerdeki fonları yasadışı yollarla çıkararak Afrika’nın kalkınmasını engelleyen başlıca aktörler arasında gösteriliyor.