109 yıl sonra ortaya çıkan kahramanlık hikayesi

Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, savaşmak için ateş hattına giden asker Hüseyin oğlu Ali’nin hikayesine ulaştı.

Demirören Haber Ajansı

Demirören Haber Ajansı

7 Ağu, 2024

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, akademik çalışma sırasında okuduğu harp ceridesinde, geri çekilen birliğinden firar edip, savaşmak için ateş hattına giden asker Hüseyin oğlu Ali’nin hikayesine ulaştı. Dr. İsmail Sabah, “109 sene sonra savaşmaya doyamamış bir kahraman Türk askerinin hikayesini, bu vesileyle gün yüzüne çıkarmış olduk” dedi.

anakkale Savaşları’nın üzerinden 109 yıl geçmesine rağmen, arşiv belgeleri okundukça savaşa dair yeni kahramanlık hikayeleri ortaya çıkıyor. ÇOMÜ AÇASAM Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, doktora tezi esnasında Çanakkale Savaşları’ndan görev alan Hüseyin oğlu Ali’nin kahramanlık hikayesine ulaştı. Dr. İsmail Sabah, okuduğu harp ceridesinde, 17’nci Alay ile birlikte muharebe hattından geriye çekilen ancak savaşmak istediği için birliğinden firar edip, 57’nci Alay saflarına katılarak savaşan Hüseyin oğlu Ali’nin hikayesine ulaştığını söyledi.

‘HÜSEYİN OĞLU ALİ, SİPERDEN ÇIKMAK İSTEMİYOR’

109 yıl sonra ortaya çıkan kahramanlık hikayesi

Çanakkale Savaşlarıyla ilgili yeni kahramanlık hikayelerinin ortaya çıkmaya devam ettiğini söyleyen Dr. İsmail Sabah, “Çanakkale Muharebeleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanıhayret ve tebrik bir misaldir. Bizler harp ceridelerini, 1915 yılında burada savaşan birliklerin tuttuğu kayıtları okuduğumuz zaman, gün yüzüne çıkmamış daha nice kahramanlıkları bu belgeler üzerinde okuyabilmekteyiz. Bunlardan biri de Çanakkale’nin Çan ilçesine bağlı Bozguç köyünden Çanakkale muharebelerine katılmış olan Hüseyin oğlu Ali’nin hikayesi. Hüseyin oğlu Ali, normalde Seddülbahir bölgesinde muharebe etmekte olan 17’nci Alay’da görevli bir asker ve bu alay Kerevizdere muharebelerinde Fransızlarla muharebe ettikten sonra kayıplar vermesinden dolayı 2’nci Kerevizdere Muharebesi’nden sonra Saros bölgesine geri çekilmesi kararlaştırılıyor.

Fakat 17’nci Alay makineli tüfek bölüğüne bağlı Hüseyin oğlu Ali, siperden çıkmak istemiyor. Neden siperden çıkmak istemediği kendisine sorulduğunda şu cevap veriyor; ‘Savaşmaya doyamadım. Siz gidin beni burada bırakın komutanım’ diyor. Fakat bölük komutanının ısrarlı emirleri sonucunda Hüseyin Oğlu Ali, mevzisini bırakarak geri çekilmek zorunda kalıyor. 26 Temmuz tarihinde ise Saros bölgesine alayın intikali tamamlanıyor” dedi.

109 yıl sonra ortaya çıkan kahramanlık hikayesi

‘TÜRK ASKERİNİN HİKAYESİNİ BU VESİLEYLE GÜN YÜZÜNE ÇIKARMIŞ OLDUK’

Ceridelere göre Hüseyin oğlu Ali’nin 10 gün Saros bölgesinde birliğinde kaldığını belirten Dr. Sabah, “Hüseyin oğlu Ali savaşmaya doyamadığı için birliğini terk edip, firar ederek Seddülbahir’e doğru, o doyamadığı savaşa kavuşmak üzere yeniden yola çıkıyor. Fakat tarih öyle manidar bir tarih ki 5 Ağustos’ta yola çıkan Hüseyin oğlu Ali, yürüyerek bu intikalini gerçekleştiriyor. Tabii bu arada gün dönüyor. Tarihler artık 6 Ağustos 1915 tarihini gösteriyor ve Kanlısırt’a doğru Avustralyalıların bir taarruzu başlıyor. Burada da öyle bir kanlı muharebe başlıyor ki; Avustralya resmi tarihine baktığımız zaman buradaki muharebe için şu ifadenin kullanılmış olduğunu görüyoruz; ‘Savaşan askerlerin ölen arkadaşlarına gösterebilecekleri tek saygı, yüzlerine basmamaktı’ diyor. Hüseyin oğlu Ali, bu muharebede yaralanan askerlerle karşılaşıyor.

Bizim tahminlerimize göre; yaralı askerlerle Akbaş İskelesi’nin olduğu yerde karşılaşıyor. Ve bu yaralı askerlerle diyaloğu esnasında Arıburnu’nda çok büyük bir savaşın başladığını ve kendilerinin de yaralanıp, cephe gerisine sevk edildiğini öğreniyor. Bu cevabı alan Hüseyin oğlu Ali, “Aradığım savaşı buldum. Artık Seddülbahir’e gitmeme gerek kalmadı’ diyerek yaralıların nakledildikleri yoldan ve tüfek seslerini de takip ederek Kanlısırt’a geliyor. Kanlısırt’ta ilk hat siperlerini kaybetmiş olan 47’nci Alay’ı desteklemek üzere gelen ilk birlik ise 57’nci Alay’ın birinci taburu. Tabur komutanı Zeki Bey, Hüseyin oğlu Ali ile burada karşılaştığında kendisine bağlı bir asker olmadığı için ‘Sen burada ne arıyorsun. Sen kimsin’ gibi sorular sorduğunda, kendisi ‘Ne olur bana izin verin, savaşmak istiyorum’ cevabını alıyor. Bunun üzerine bu kahraman askerin bu örnek davranışını gördükten sonra kendisine izin veriliyor ve Hüseyin oğlu Ali, 57’nci Alay’ın 1. Taburu ile birlikte tam 3 gün boyunca Kanlısırt’ta Avustralyalılara karşı harp ediyor” diye konuştu.

‘CEZA ALMAMASI İÇİN RAPOR YAZMIŞ’

57’nci Alay 1. Tabur’un alayına dönmesinden sonra Zeki Bey’in birliğini terk etmiş, firar gözüken Hüseyin oğlu Ali için bir rapor kaleme aldığını da ceridelerden öğrendiklerini belirten Dr. Sabah, “Kaleme almış olduğu bu raporda da bu kahraman asker hakkında herhangi bir işlem yapılmamasını istiyor” dedi. Bu ceridenin Çanakkale’de savaşan askerin nasıl bir ruh azmiyle savaştığını gösteren örnek bir kahramanlık hikayesini bizlere ulaştırdığını belirten Dr. Sabah, “Şu an içinde bulunduğumuz tarihte Hüseyin oğlu Ali’nin de katıldığı 6-10 Ağustos muharebelerinin tam 109’uncu senesi. 109 sene sonra savaşmaya doyamamış bir kahraman Türk askerinin hikayesini, bu vesileyle gün yüzüne çıkarmış olduk” diye konuştu.